16 Nisan 2012 Pazartesi

DITIB WIESBADEN KUTLU DOGUM 2012


ŞİMDİ KARDEŞLİK ZAMANI


Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla.

1989 yılından bugüne peygamber sevgisi etrafında toplumumuzu bütünleştirmek amacıyla kutlana gelen Kutlu Doğum Haftasının 2012 yılı ana teması, “Hz. Peygamber (sas), Kardeşlik Hukuku ve Kardeşlik Ahlâkı”dır. Zira biz kardeşliği ondan öğrendik. O bize kardeşliğin sadece bir retorik, bir söylem ve bir edebiyat olmadığını öğretti. Doğulu-Batılı, Arap-Acem, Türk-Kürt, kadın-erkek, zengin-fakir, şehirli-köylü, işçi-memur, eğitimli-eğitimsiz, kariyerli-kariyersiz gibi yapay tüm ayrımları, iman kardeşliğinin potasında eritmeyi bize o öğretti. İnsanlık onunla vardı hakikî kardeşliğin tadına… O bize kardeşi kardeşe bağlayan en yüce değerin sadece sevgi, ilgi ve muhabbet değil; aynı zamanda bir hak olduğunu bildirdi. Ona göre müminler birbirine hak bağı ile bağlıdır. Hak bağının kurucusu ise bizzat Cenab-ı Hakk’ın kendisidir. Nitekim ayette “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz” (Âl-i İmran, 3/103) buyrulmuştur.

Bu konuyu gündeme getirmemizin iki önemli sebebi vardır: Biri, insanları kardeşliğe mani olacak duygu ve yönelişlerden arındırmaya çalışmak; diğeri insanlarda kardeşliği yüreklerde pekiştirecek hususiyetleri inşa etmeye yöneltmektir. Asıl amacımız kardeşliği bir söylem, bir retorik ve bir edebiyat konusu olmaktan çıkararak bir ahlâk ve hukuk konusu hâline getirmektir.

Bugün İslâm coğrafyasının bir ilim ve medeniyet coğrafyasından bir zulüm ve mazlûmiyet coğrafyasına dönüşmesinin en büyük sebebi, kardeşlik ahlâkı ve kardeşlik hukuku ihlâlidir. Oysa kardeşlik hukukunun çiğnendiği bir Müslüman dünyayı, kardeşlik ahlâkının zedelendiği bir İslâm dünyasını Yüce Rabbimiz ateş dolu bir çukurun kenarında yaşamak olarak değerlendirmiştir. Böyle bir yaşam her an ateş dolu çukura düşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu tehlikeden kurtulmanın yolu, her şeyden önce müminlerin kardeşliğinden geçmektedir. Bunun için kalpler arasında ülfetin sağlanması ve Cenâb-ı Hakk’ın nimeti sayesinde kardeşler olduğumuzu bir kere daha hatırlamamız gerekmektedir. Çünkü bizim kardeşliğimiz Yüce Allah’ın bize en büyük lütfu, ikramı, ihsanı ve nimetidir.

İslâm kardeşliği soy, sop, ırk, renk, dil, bölge ve asabiyet temelinde bir kardeşlik değildir. Menfaat temelinde bir kardeşlik hiç değildir. Yüce değerler ve yüksek idealler etrafında bir kardeşliktir. İman ve takva ekseninde bir kardeşliktir. Yüce Rabbimizin ifadesiyle “Müminler ancak kardeştirler.” (Hucurat, 49/10).

Bir mezhebe, bir meşrebe, bir ideolojiye olan aidiyet ve mensubiyeti bizi asıl kardeş kılan İslâm’a olan mensubiyetin önüne geçirme hareketlerinin, İslâm coğrafyasında yaygınlaşması kardeşliği yeniden inşa etmek için seferber olmamızı gerektirmektedir. Öyle ki Allah yolunda hizmet için meydana gelmiş birlikteliklerde dahi kardeşlik ahlâkı ve hukuku zaman zaman göz ardı ediliyor. Rahmet-i ilâhiyi bile kıskanarak birbirinin cennetinin yolunu kesmeye çalışan kardeşlerin sayısı çoğalıyor. Kibir, buğz, öne geçme, riyaset, gıybet gibi yürekleri kemiren ve ihlası eriten duygular, insanların içinde kol gezip bulduğu bütün güzellikleri talan ediyor.

Evet, biz Müslümanlar için daima bir geçici ve küçük; bir de kalıcı ve büyük aidiyet ve mensubiyetlerimiz olmuştur. Bir aileye, bir ırka, bir gruba, bir mezhebe, bir meşrebe, bir cemaate, bir ideolojiye olan intisabımız ve mensubiyetimiz geçici, küçük mensubiyetlerimizdir. Asıl büyük aidiyet ve mensubiyetimiz, İslâm ailesine olan mensubiyetimizdir. Önemli olan şairin “İntisâbım tâ ezeldendir Cenâb-ı Ahmed’e” dediği gibi doğumunun 1441. yıl dönümünü kutladığımız Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (sas) olan intisabımızdır. Tarih boyunca Müslümanlar için en büyük tehlike, küçük mensubiyetleri kimliğe dönüştürerek bu büyük mensubiyetin önüne geçirmeye kalkışmak olmuştur. Irkçılık, mezhepçilik, meşrepçilik ve cemaatçilik üzerinden kardeşlik hukukunu çiğnemek ve bizi kardeş kılan değerleri yok saymak, aslında Peygamber Efendimize olan intisabımızı hep gölgeleye gelmiştir.

Bu duygu ve düşünceler içerisinde Kutlu Doğum Haftasının bütün Müslümanların gönlünde kardeşlik duygusunun ve kardeşlik coşkusunun yeniden filizlenip yeşermesini, bütün davranışlarımızda kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukukunun yaşanmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyor; başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere bütün İslâm dünyasının Kutlu Doğum Haftasını kutluyorum. Cenab-ı Hak’tan en büyük niyazımız, Sevgili Peygamberimizin sık sık özlemini dile getirdiği kardeşler topluluğu olmaktan hiçbir zaman uzaklaşmamaktır.

Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ
Diyanet İşleri Başkanı


Kutlu Dogum programlarinin bu yil ki temasi olan peygamberimizin erdemlerinden "kardeslik hukuku ve kardeslik ahlaki" konusunda hadis,ayet ve aciklamalari Diyanet Isleri Baskanligina ait asagida linki verilmis siteden bulabilirsiniz.Mutlaka ziyaret edin.




DITIB WIESBADEN MERKEZ CAMII KUTLU DOGUM 2012 ETKINLIGININ FOTOGRAFLARI ICIN TIKLAYIN


15 NISAN PAZAR GÜNÜ KUTLU DOGUM PROGRAMINDA VERDIGI KONFERANSLA GÖNÜLLERI FETHEDEN BURSA ILAHIYAT FAKÜLTESI ÖGRETIM GÖREVLISI MEHMET EMIN AY'IN KONFERANSINDAN BIR BÖLÜM;


Kardeşlik sadece aynı anne-babadan meydana gelmek degil,Yaratan’ın bakışıyla insanı sevmektir. Bir yerine binler olmaktır kardeşlik. Peygamberimizden gelen bir vefadır. Gariplere, kimsesiz gönüllere, yetimlere ve öksüzlere yürekten “kardeşim!” diyebilmektir. 
Hz.Peygamberimiz (s.a.s.); “Sizden biriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemedikçe gerçek manada iman etmiş olamaz.”prensibine sıkı sıkıya bağlı kalmaktır kardeşlik.
 Efendimiz (s.a.s.)’in ifadesiyle birbirimize muhabbet, merhamet ve şefkat gösterme hususunda tek bir vücut olabilmektir.
Kardeşin kusur ve ayıbını örtmek,derdiyle dertlenebilmek, sıkıntılara müptela olduğumuz şu imtihan dünyasında beraberce Allah rızasını aramaktır kardeşlik.
Kardeşlik, kardeşin hakkına riayet etmek ve saygınlığına gölge düşürmemektir. Peygamberimizin “Müslümanın müslümana malı, namusu ve kanı haramdır. Kişiye, müslüman kardeşini küçük görmesi kötülük olarak yeter.”
 “Birbirinizle ilgiyi kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize haset etmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun. Müslümanın kardeşine üç günden fazla dargın durması helâl değildir.” sözlerini hayatımızın ilkesi haline getirin. Din kardeşini seven ona sevdiğini bildirsin.Eşlerinize ve çocuklarınıza onları sevdiğinizi belirtin.Çocuklarınız „seni seviyorum“sözlerini anne ve babalarından duyarak büyüsünler.
       Ilahi fermanı gereği yıkıcı değil yapıcı olalım. Ayrıştırıcı değil, birleştirici olalım. Fitneyi değil, ıslahı esas alalım. Bizi biz yapan değerlere sımsıkı sarılarak birliğimizi ve dirliğimizi koruyalım.

Sayin Prof.Dr.Mehmet Emin Ay'a bizlerle birlikte oldugu icin sükranlarimizi sunuyoruz.




         

2 Nisan 2012 Pazartesi

ZEYNEP HOCANIM GÖREVE BASLADI

 WIESBADEN MERKEZ CAMII'NE YENI ATANAN ZEYNEP ARDA, (ORTADA,ELINDE CICEK OLAN) 1 NISAN'DA GÖREVE BASLADI.
TÜM HANIM CEMAATIMIZI 8 NISAN PAZAR GÜNÜ SAAT 14:00'DA(ÖGLE NAMAZI SONRASI)HOCANIMIN ILK SOHBETIYLE TANISMA TOPLANTISINA BEKLIYORUZ.


PASKALYA TATILI(OSTERFERIEN)SÜRESINCE CAMIMIZDE HAFTA ICI PAZARTESI VE CUMA GÜNLERI HARIC HERGÜN KIZ VE ERKEK TALEBELERIMIZE KURAN KURSU DERSLERIMIZ DEVAM EDECEKTIR.
ZEYNEP HOCANIM ICIN YENI GÖREVININ HAYIRLI OLMASINI DILER BASARILAR TEMENNI EDERIZ.


(ZEYNEP ARDA ORTADA, ELINDE CICEK OLAN)

1 Nisan 2012 Pazar

SAGLIKLI YASAM SEMINERI

Wiesbaden Merkez Camiinde, Türk - Alman Sağlık Vakfı ve AOK Hessen Hastalık Kasası tarafından „Sağlıklı yaşam“konulu bir seminer verildi.Giessen Üniversitesi'nden Doktor  Erkan Tuğral erken teşhisin önemini anlatarak " Erken teşhis hem sağlık için hem de ülkelerin ekonomisi için büyük önem taşıyor"dedi.

AOK Hessen Hastalık Kasası görevlisi Necati Şuözer'de yeni elektronik sağlık kartları hakkında vatandaşlara bilgi aktardı.Elektronik sağlık kartları için evlere gelen formların mutlaka doldurulması gerektiğine dikkat çeken 

CANAKKALE SEHITLERI DUALARLA ANILDI

 CEMAATIMIZ SEHITLERIMIZ ICIN BIRLIKTE DUA ETTILER





DERNEK BASKANI ISMET KOCAK"“Kilometrelerce uzakta ve yıllar sonra, ülkemizin bağımsızlığı için mücadele veren,vatan uğruna canlarını ve mallarını gözlerini kırpmadan feda eden, vatanın vatan yapan aziz şehitlerimizi saygı ve sevgiyle anıyoruz Onlar ülkemiz için canlarını feda etmişler,bizlere de gelecek nesillere onları unutturmamak,gençlerimize iyi eğitim vermek, hem Alman toplumu için hem de Türk toplumu için çalışkan,dürüst ve erdemli bireyler yetiştirmek düşüyor“diye konuştu."




DIN GÖREVLISI FUAT KESKIN'IN MEHMET AKIF ERSOY'UN CANAKKALE SEHITLERINE YAZDIGI SIIRI OKUMASIYLA DUYGULU ANLAR YASANDI
KESKIN"“Çanakkale utançla yaşamak yerine onurla ölmeyi tercih edenlerin savaşıdır. Çanakkale, dualarla atılan her adımda inancın ispatı bağımsızlık sevdasının yaşanmış gerçekliğidir. Çanakkale, genç, yaşlı,kadın, erkek el ele kenetlenen bir milletin var oluş mücadelesinin kıvılcımı olmuştur.Bu anlayışla Çanakkale’de canını vermiş, kanını akıtmış her kahraman Türk askeri bütün dünyanın saygıyla önünde eğildiği takdire şayan bir mertebeye ulaşmış, şahadet şerbetini gözünü kırpmadan içmeye ant içmiştir.Türk milletinin neleri başarabileceğinin en güzel kanıtı olan Çanakkale Zaferi imanın çeliğe galip gelişidir“dedi.

CAMIIMIZIN ERKEK TALEBELERI BIRLIKTE OKUDUKLARI KURAN'I KERIM HATMINI SEHITLERIMIZIN RUHLARINA HEDIYE ETTILER